Fivestar:
İngilizce Hakkında
İşte muhteşem dilimiz hakkında muhtemelen daha önce duymadığınız sekiz unsur:
1. Ona rehberlik eden herhangi bir akademisi bulunmayan tek büyük dil
Paris merkezli L'Académie française, Fransız dilini incelemekten sorumludur. Bu sorumluluklardan biri de, Fransızcaya geçen İngilizce kelimeler için alternatifler önermektedir. Örneğin “e-mail”, “courriel” halini almıştır (ancak Fransızcada e-mail olarak kullanılmaya devam edecektir). İspanyolca için Real Academia Española, Almancada ise Rat für deutsche Rechtschreibung var. İngilizcede L'Académie kelimesinin eşdeğeri yoktur. Dünyadaki en çok konuşulan 10 dilden sadece İngilizcenin ona rehberlik eden bir akademisi yoktur. Bunun siyasi sebepleri var. Bunun en yakın örneği, İngiltere'nin, "Gulliver'in Gezileri" kitabının yazarı olan Jonathan Swift'in akademi için yoğun lobi çalışması yürüttüğü 18. yüzyılın başlarında bir dil akademisine sahip olmasıdır; "dilimiz çok kusurlu... dildeki günlük iyileştirmeler, günlük yozlaşmalarla orantılı değil (ve) çoğu örnekte dilbilgisinin her bölümüne aykırı olduğu görülmekte." Kraliçe Anne de bu fikri destekledi ancak bu konuda herhangi bir karar alınamadan vefat etti ve konu büyük ölçüde unutuldu. ABD'de, ulusal akademi kurulmasına ilişkin bir yasa tasarısı 1806 yılında kongrede başarısızlıkla sonuçlandı. On dört yıl sonra, American Academy of Language and Belles Lettres, John Quincy Adams'ın başkanlığı döneminde faaliyete geçirildi, ancak küçük bir siyasi ve toplumsal destek aldıktan iki sene sonra dağıldı. Günümüzde, bir dil akademisine sahip İngilizce konuşulan tek ülke Güney Afrika'dır. İngilizce, herhangi bir rehberlik olmadan bu kadar yaygın hale geldiğinden, yakın zamanda birisinin akademiye başlama ihtimali pek mümkün görünmüyor. Bu, neresi olurdu? Bu dilin anavatanı olan İngiltere mi? Ya da nüfus bakımından en çok İngilizce konuşulan ülke olan ABD mi?
2. Siz bu yazıyı okurken 1 milyardan fazla insan İngilizce öğreniyor
British Council'a göre, 2000 yılında dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan İngilizce öğrenmekle meşguldü. Bu rakam günümüzde muhtemelen çok daha fazladır.
3. En yaygın 100 İngilizce kelimeden 96'sı Germen kökenlidir
İngilizcede en sık kullanılan 100 kelimenin 96'sı Germen kökenlidir. Bununla birlikte bu 100 kelime, günümüzde dünya genelinde yazılı olarak bulunan 2 milyardan fazla kelime içeren Oxford English Corpus'un % 50'sinden fazlasını oluşturmaktadır. Şaşırdınız mı? I, you, go, eat, vb gibi en sık kullanılan kelimeler, o dilin et ve kemikleridir, iletişimi sağlayan temel unsurlardır. Eski İngilizce, ilk milenyumun ikinci yarısında İngiliz Adalarında var olan çeşitli Germen dillerinden geliştirilmiştir. Dil, dilbilgisi de dahil olmak üzere o zamandan beri neredeyse hiç farkına varılmadan değişmiş olmasına rağmen, temel kelimeler aynı kalmıştır.
4. … ancak 1066 yılından beri dile giren kelimelerin çoğu Latin kökenlidir.
İngilizce ana diliniz ancak Fransızca veya İspanyolcayı Almancadan daha kolay görüyorsanız, yalnız değilsiniz. Bu biraz garip görünebilir, çünkü İngilizce ve Almanca, Hint-Avrupa dil grubunun aynı koluna mensuptur. İtalya'da başlayıp Fransa üzerinden İngiltere'ye ulaşan Rönesans, büyük bir kelime hazinesi kaynağıydı. Güney şehirlerinden yeni fikirler ya da yeniden keşfedilen eski fikirler gelmeye başladı, ancak bunları İngilizcede tanımlayacak kelimeler yoktu. Dolayısıyla dil, Latince kelimeleri benimsedi veya uyarladı. Rönesans sırasında İngilizce sözlük neredeyse iki kat büyüdü. Bununla birlikte Germen dillerinden uzaklaşma süreci çok daha erken başlamıştı, çünkü…
5. İngiliz aristokrasisi, bir yüzyılı aşkın süre İngilizce konuşamadı
I. William, 43 yaşında İngilizce öğrenmeye çalıştı ancak sonunda pes etti. 1066 yılında fethettiği topraklarda pek bulunmadı, hükümdarlığının yarısını Fransa'da geçirdi ve tahttayken 5 yıl boyunca hiç ziyaret etmedi. Doğal olarak, Fransızca konuşan büyük iş adamları tahta getirildi. Normandiyalıların İngiltere’de gücü ele almalarının ardından geçen 20 sene içerisinde hemen hemen tüm yerel dini kurumlar Fransızca konuşuyordu. Aristokratlar, beraberinde çok sayıda insan getirdi ve bunları, İngiliz tüccarlarıyla neredeyse tamamen iki dille kaynaşan Fransız tüccarları izledi. Buna karşılık hırslı İngilizler, hayata uyum sağlamak ve yeni hükümdarlarla iyi geçinmek için Fransızca öğrendiler. Normandiya işgali sonrasındaki yüzyılda yaklaşık 10.000 Fransızca kelime İngilizceye girmiştir. Aristokratların İngilizce konuştuğunu gösteren çok az şey var. 12. yüzyılın sonuna kadar İngiliz aristokrasisinin çocuklarının ana dilinin İngilizce olduğuna dair kanıtımız yoktu. 1204'te İngiliz soyluları Fransa'daki mal varlıklarını kaybetti ve milli bir gurur olarak İngilizceyi kısmen kabul etti!
6. … Latin kelimelerinin, Germen kelimelerinden daha prestijli olmasının nedeni budur.
"House" (Germen) ile "mansion" (Fransızca), "starting" ile "commencing" ve "kingly" ile "regal" arasındaki farkı düşünün. İngilizcede yakın eşanlamlı çok sayıda sözcük vardır, bu sözcükler arasındaki farkın çoğu da resmiyet ya da prestij seviyesinden kaynaklanmaktadır. Prestijli olan ise hemen hemen her zaman Latin kelimedir. Hayvanların ve etlerin isimleri de bu olguyu yansıtmaktadır. Eski bir hikâye, İngilizcede hayvanların isimlerinin Germen olduğunu, ancak pişirilen etlerin isimlerinin Fransızca olduğunu söyler. Örneğin, "swine" sözcüğü Germen, "pork" ise Fransızcadır, "sheep" sözcüğü Germen, "mutton" Fransızcadır. Bunun nedeni, İngilizce konuşanlar çiftliklerde çalışırken Fransızca konuşanların mahsulü yemesi mi idi? Bu kesinlikle mümkün.
7. Amerikan ve İngiliz imlası arasındaki farklardan büyük ölçüde sorumlu olan birisi var
İsmini hala çok sayıda Amerikan sözlüğünün önünde görebileceğiniz Noah Webster, vatansever bir insandı. 1758'de West Hartford, Connecticut'ta dünyaya gelen Webster, ABD gibi yeni gelişen büyük bir ulusun kendi dili olması gerektiğine inandı: Amerikan İngilizcesi. Webster, İngiliz aristokrasisi tarafından yozlaştırılacak zamanın ders kitaplarındaki İngilizceyi, aşırı Fransızca ve Klasik akımın etkisi altında görmüştür. Webster daha sonra ise genç, gururlu ve ileriyi düşünen bir ulusu temsil eden Amerikalı öğrenciler için Amerikan kitapları yazacaktı.
8. İngiliz dili, hoşunuza gitse de gitmese de ömrünüz boyunca büyük değişikliklere uğrayacaktır!
Dilde değişmeyen tek şey değişimdir. Bir dilde değişiklik durduğunda, Latince veya Eski Yunanca gibi yalnızca akademik bir dil haline gelir. Her zaman yeni kelimeler ortaya çıkar. Yirmi yıl önce birisine, facebook'ta yeni arkadaş olduğu birisini google'da aratıp aratmadığını sorsaydınız size boş gözlerle bakardı (yazım denetimi hala bu kelimeleri uygun olmayan kelimelerin işaretlendiği kıvrımlı kırmızı çizgiyle işaretlemektedir). Sözcük haznesi, dilbilgisinden daha hızlı değişir, ancak İngilizce dilbilgisi bile hala evrim geçirmektedir. Örneğin, -e takısı olan "whom" yerine gittikçe "who" kullanılmaktadır. "Who can you blame?" Onlarca yıl önce bu, dil bilgisel bir hata olarak karşımıza çıkardı, ama şimdi bir sorun görünmüyor değil mi? Buna benzer olarak bu yazının ilk bölümündeki “Gulliver's Travels author Jonathan Swift” cümlesi, elli yıl önce bile kulağa çok tuhaf gelen bir dilbilgisi örneğidir. Size de garip gelmedi mi? Kesin olan bir şey var: dünya genelinde bir milyarı aşkın insan İngilizce konuşmakta ve ilk defa bu insanların çoğu İngilizceyi ikinci dil olarak kullanmakta iken, daha göreceğimiz çok sayıda değişiklik olacağını söylemek yanlış olmaz!